Zikir
Zikir
- Ürün Kodu: 9789944837163
- Yayınevi/Marka: Erkam Yayınları
- Yazar: Vahit Göktaş
- Stok Durumu: Stokta yok
FİYAT
16,90TL
Vergiler Hariç: 16,90TL
Tasavvuf, Cenâb-i Hakkin iradesinin hayatin her asamasinda uygulamasinin, yani hâle tam olarak geçirilmesinin yanisira, Islâm’in ihsan boyutu olarak tarif edilmektedir. Tasavvufun özü ise, insanin kendini bilmesidir. Insanin kendini bilmesinin en önemli tezâhürü de zikirdir.
Tasavvufta zikir, kisinin benliginden kurtulup, evrensel benlikle var olma yoludur; Allah’a vâsil olma istiyâkidir. Kisinin nefsânî arzularindan kurtulup, ebedî olana yönelmesidir. Zikir, dirilmek ve hayat bulmaktir. Bu mânâda fenâ-bekâ düsüncesi tasavvufta üzerinde çok durulan iki kavramdir.
Fenâ, benlikten, nefisten kurtulma; bekâ ise, kendi bütünlügünü kazanip evrensel benlikle bütünlesme olarak degerlendirilmistir. Zikir insanin fenâ haline ulasmasi için tarîkatlarin uyguladigi en önemli usüllerden biridir.
Zikir, ayni zamanda tarîkat uygulamalarinin en önemli unsurlarindan birisidir. Tarîkatlardaki ilk derstir. Zikrin “lisanî zikir”, “kalbî zikir”, “toplu zikir”, “semâ”, “hatm-i hâce”, “darb-i esmâ,” “kayamî zikir,” “deverân” gibi sekilleri tarîkatlarin meydana gelis süreciyle birlikte ortaya çikmis hususlardir. Zikir ve mûsikî arasinda da irtibat kurulmustur. Dinleme, mûsikî anlamina gelen sema Mevlevîlik tarîkatinin zikridir. Ayakta dönerek icrâ edilir. Buna “Mukabele” de denilir.
Bugünkü sekliyle semâ, sonraki asirlarda ortaya çikan bir uygulamadir. Mesela,“Hatm-i Hace” Naksbendî tarîkatinda kisinin seyhin huzurunda oturarak icrâ ettigi zikirdir. Sessiz yapilir. “Büyük hatme”, “küçük hatme” diye ayrilir. Râbita ile baslar, duâ ile sona erer. Gözler kapali olarak yapilir. Intisâbi olmayan istirak edemez. “Darb-i Esmâ” ise, Halvetîlerde icrâ edilen zikirdir. Bunun gibi tarîkatlarin farkli zikir uygulamalari olsa da hepsi özü itibariye birdir.
Rabbimiz (c.c.), insanin kendisiyle bütünlesme ve varolus kazanma hakîkati olan zikrin ehemmiyetini “Siz Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim” (Bakara, 152) ifadesiyle beyan buyuruyor. Mevlânâ, Mesnevî’sinde bu konuyla ilgili söyle bir hikâye anlatir: Adamin biri her gece Allah’i zikreder ve bu zikrinden de zevk almaktadir. Bir gece Seytan ona söyle vesvese verir: -“Bunca Allah demene karsilik Onun lebbeyk (buyur) demesi nerede? Böyle ne vakte dek “Allah” deyip duracaksin?”
Adam bu vesveseden üzülür, eleme düser, basini yere koyup yatar. Rüyada Hizir (a.s.)’i yesiller giymis olarak görür. Hizir ona:
-“Niçin zikri biraktin? Zikretmekten niye vazgeçtin?” der.
-“Lebbeyk” sesi gelmiyor. Kapidan kovulacagimdan korkuyorum”
-Senin “Allah” demen, sana ayni zamanda “lebbeyk” denilmesidir. Senin o derde düsmen, çareler araman kapiya kabul edilmendendir. Her Allah demende sana gizlice “Lebbeyk” (buyur) denilir.”
Dolayisiyla insanin arayis içinde olmasi, âh u fîgan etmesi, ahh çekmesi, zikredebilmesi hep Cenâb-i Hakkin bir lütfudur. Insan gidecek baska kapinin olmadigini bilerek, bu suur içinde hayatini sürdürebilmelidir.
Bu kitapta tasavvufun en önemli mevzularindan biri olan zikir konusu temelde tasavvufî bir bakis açisiyla ele alinmaya çalisilmistir. Kitap; önsöz, iki bölüm ve sonuçtan olusmaktadir.
Birinci bölümde, Islâm’da zikir, Kur’ân-i Kerîm’de zikir, Efendimiz (s.a.v.)’in hayatinda zikir, tasavvufta zikir, zikrin üç hâli, zikrin önemi, zikrin sürekliligi, zikrin benlik insâsina tesiri, tefekkür zikir birlikteligi, zikrin evrensel yönü, zikrin sosyal-psikolojik yönü, zikrin kusaticiligi, dâimî zikrin önemi ve tesiri, zikrin kisiligin olusumuna ve insan-i kâmil olmaya tesiri, zikir tefekkür iliskisi, zikir ma’rifet iliskisi, zikir vuslat iliskisi, zikir mekân iliskisi, zikir sükür iliskisi, zikrin diger ibadetlerle münâsebeti gibi konular islenmistir.
Ikinci bölümde ise, farkli zikir uygulamalari basligi altinda, hafî zikir, cehrî zikir, tevhid zikri gibi konulara temas edildikten sonra tarîkatlarda zikir basligi altinda Kâdirî, Naksî, Rifâî, Kübrevî, Sühreverdî, Halvetî, Gülsenî, Mevlevî gibi tarîkatlarda zikrin farkli icrâ edilis sekilleri ve farkli isimlendirmeler ortaya konulmustur.
Ürün Adı: Zikir
Ürün Kodu: 9789944837163
Yazar: Vahit Göktaş
Basım Yılı: 2015
Kapak Türü: Karton Kapak
Sayfa Sayısı: 208
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Çevirmen:
Tasavvufta zikir, kisinin benliginden kurtulup, evrensel benlikle var olma yoludur; Allah’a vâsil olma istiyâkidir. Kisinin nefsânî arzularindan kurtulup, ebedî olana yönelmesidir. Zikir, dirilmek ve hayat bulmaktir. Bu mânâda fenâ-bekâ düsüncesi tasavvufta üzerinde çok durulan iki kavramdir.
Fenâ, benlikten, nefisten kurtulma; bekâ ise, kendi bütünlügünü kazanip evrensel benlikle bütünlesme olarak degerlendirilmistir. Zikir insanin fenâ haline ulasmasi için tarîkatlarin uyguladigi en önemli usüllerden biridir.
Zikir, ayni zamanda tarîkat uygulamalarinin en önemli unsurlarindan birisidir. Tarîkatlardaki ilk derstir. Zikrin “lisanî zikir”, “kalbî zikir”, “toplu zikir”, “semâ”, “hatm-i hâce”, “darb-i esmâ,” “kayamî zikir,” “deverân” gibi sekilleri tarîkatlarin meydana gelis süreciyle birlikte ortaya çikmis hususlardir. Zikir ve mûsikî arasinda da irtibat kurulmustur. Dinleme, mûsikî anlamina gelen sema Mevlevîlik tarîkatinin zikridir. Ayakta dönerek icrâ edilir. Buna “Mukabele” de denilir.
Bugünkü sekliyle semâ, sonraki asirlarda ortaya çikan bir uygulamadir. Mesela,“Hatm-i Hace” Naksbendî tarîkatinda kisinin seyhin huzurunda oturarak icrâ ettigi zikirdir. Sessiz yapilir. “Büyük hatme”, “küçük hatme” diye ayrilir. Râbita ile baslar, duâ ile sona erer. Gözler kapali olarak yapilir. Intisâbi olmayan istirak edemez. “Darb-i Esmâ” ise, Halvetîlerde icrâ edilen zikirdir. Bunun gibi tarîkatlarin farkli zikir uygulamalari olsa da hepsi özü itibariye birdir.
Rabbimiz (c.c.), insanin kendisiyle bütünlesme ve varolus kazanma hakîkati olan zikrin ehemmiyetini “Siz Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim” (Bakara, 152) ifadesiyle beyan buyuruyor. Mevlânâ, Mesnevî’sinde bu konuyla ilgili söyle bir hikâye anlatir: Adamin biri her gece Allah’i zikreder ve bu zikrinden de zevk almaktadir. Bir gece Seytan ona söyle vesvese verir: -“Bunca Allah demene karsilik Onun lebbeyk (buyur) demesi nerede? Böyle ne vakte dek “Allah” deyip duracaksin?”
Adam bu vesveseden üzülür, eleme düser, basini yere koyup yatar. Rüyada Hizir (a.s.)’i yesiller giymis olarak görür. Hizir ona:
-“Niçin zikri biraktin? Zikretmekten niye vazgeçtin?” der.
-“Lebbeyk” sesi gelmiyor. Kapidan kovulacagimdan korkuyorum”
-Senin “Allah” demen, sana ayni zamanda “lebbeyk” denilmesidir. Senin o derde düsmen, çareler araman kapiya kabul edilmendendir. Her Allah demende sana gizlice “Lebbeyk” (buyur) denilir.”
Dolayisiyla insanin arayis içinde olmasi, âh u fîgan etmesi, ahh çekmesi, zikredebilmesi hep Cenâb-i Hakkin bir lütfudur. Insan gidecek baska kapinin olmadigini bilerek, bu suur içinde hayatini sürdürebilmelidir.
Bu kitapta tasavvufun en önemli mevzularindan biri olan zikir konusu temelde tasavvufî bir bakis açisiyla ele alinmaya çalisilmistir. Kitap; önsöz, iki bölüm ve sonuçtan olusmaktadir.
Birinci bölümde, Islâm’da zikir, Kur’ân-i Kerîm’de zikir, Efendimiz (s.a.v.)’in hayatinda zikir, tasavvufta zikir, zikrin üç hâli, zikrin önemi, zikrin sürekliligi, zikrin benlik insâsina tesiri, tefekkür zikir birlikteligi, zikrin evrensel yönü, zikrin sosyal-psikolojik yönü, zikrin kusaticiligi, dâimî zikrin önemi ve tesiri, zikrin kisiligin olusumuna ve insan-i kâmil olmaya tesiri, zikir tefekkür iliskisi, zikir ma’rifet iliskisi, zikir vuslat iliskisi, zikir mekân iliskisi, zikir sükür iliskisi, zikrin diger ibadetlerle münâsebeti gibi konular islenmistir.
Ikinci bölümde ise, farkli zikir uygulamalari basligi altinda, hafî zikir, cehrî zikir, tevhid zikri gibi konulara temas edildikten sonra tarîkatlarda zikir basligi altinda Kâdirî, Naksî, Rifâî, Kübrevî, Sühreverdî, Halvetî, Gülsenî, Mevlevî gibi tarîkatlarda zikrin farkli icrâ edilis sekilleri ve farkli isimlendirmeler ortaya konulmustur.
Ürün Adı: Zikir
Ürün Kodu: 9789944837163
Yazar: Vahit Göktaş
Basım Yılı: 2015
Kapak Türü: Karton Kapak
Sayfa Sayısı: 208
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Çevirmen: