Bir Kırık Cam Bir Kırık Türkü

Acisi çok mu çok derin, çok mu çok katmanli; hüznü çok mu çok derin, çok mu çok katmanli… Bu öyküleri okumak için yürek gerek. Bu öyküleri okumak için cumhuriyet tarihinin bir baska yüzüyle gerçek anlamda yüzlesebilme yürekliligi gerek. Ama bu “yüzlesme” gerçeklestirilemedigi sürece ne bu ülke, ne de bu ülkede yasayan “halklar” esenlik yüzü görebilirler. Katmani çok acili, hüzünlü öyküler, daha dogrusu yasamlar, kaçinilmaz olarak hepimizi “esir” almaya devam edecektir. Dünümüz esirdi, bugünümüz esir… Peki, yarinlarimiz?... *** Yüzbasi agir agir yaklasip eliyle birilerini isaret etmeye baslamisti. Hareketleri çok agir ve kesindi. Sanki kipirdayan her organi, isaret için elinin her kalkisi resmedilsin, yüreklere, beyinlere yazilsin istiyordu. Yüzbasi tarihe mal olmak istiyordu. Zamanin, “o an”in herkesten çok farkindaydi. Isaret ettikleri yaslari on bir ile on dört arasinda degisen erkek çocuklariydi. Yani gelecegin isyancisi, eli silah tutacak olanlariydi. Yüzbasi konusturmak için harekete geçmemisti. “Sonuç”a yönelikti yaptigi. “Nihai çözüm”dü. Çocuk “erkekler” birer birer agila götürüldüler. Kadinlar ve çocuklar olacaklari kestirememenin saskinliginda, üzerlerine çevrili süngülerin korkusunda öylece bekliyorlardi. Yirmiye yakin oglan çocugu kapatildi agila ve sonra on bes-yirmi yerden, on bes-yirmi askerin atesiyle tutusturuldu sari samanlar ve çali çirpi ve odunlar ve tezekler… Kara ve soguga inat müthis bir alev ve ates sicagi sarmisti köy meydanini. Sonra kadinlarin ve çocuklarin çigliklari. Geç kalmislardi. Pasanin askerlerinin bunu yapabileceklerini akillari kestirememisti. Nihayetinde hepsi din kardesi, ayni peygamberin, ayni kitabin inananlariydilar. Olamazdi, Müslüman Müslümana bunu yapamazdi. Ama olmustu. Yüzbasi tarih yazmak için parmagini kaldirmisti. Bütün çigliklar bir anda sustu. Beklenmeyen bir sey olmustu. Agilin içinden, alevlerin arasindan, on dört yasinin güzelliginde, sapsari saçlari, masmavi gözleriyle Mehmet Serif, yani Fidan’in amcasi oglu, yani öbür amcasi kizi Leyla’nin besik kertmesi, yani Hace’nin en küçük oglu sapasaglam disari firlamisti. Askerler, kadinlar ve yüzbasi saskin, Mehmet Serif korkulu. Sapsari saçlarina sapsari yüzü de eklenmis, Palu’nun, Gökdere’nin, Murat’in, meseliklerin yardimini beklercesine korkulu gözlerini daglara çevirmistir. Yüzbasi’nin eli yeniden havaya kalkmis, basi yeniden öne dogru egilip onaylamis ve asker nisan alip ates etmeden Mehmet Serif kursun sizisi yerine alevlerin sicagini tercih etmistir. Belki de içeriden yükselen arkadas, akraba çocuklarinin çigliklari karsisinda birlikte yanmayi seçip kursundan önce kendini atese atmistir. Gerisi Diya Mehmet Serif’in, yani Hace’nin Kürtçe agitlari… Leyla’nin gizliden gizliye vurgun oldugu, besik kertmesinin ardindan yükselen delice çigliklari ve havaya yayilan tezegin ve yanik insan etinin kokusuydu…

Ürün Adı: Bir Kırık Cam Bir Kırık Türkü
Ürün Kodu: 9786055009229
Yazar: Sevda Kuran
Basım Yılı: 2014
Kapak Türü: Karton Kapak
Sayfa Sayısı: 152
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Çevirmen: